5.11.11

önemli birinin kızı

benim özgürlüğüm senin özgürlüğünün başladığı yerde bitiyor. özgürlüklerimiz bile sınırlı.

güzel evleri, güzel kıyafetleri ve başka bir sürü güzellikleri ile övünenlerden değilim ben. bir insanın övünç kaynağının ne olup ne olamayacağını bilecek kadar yaşadım ve sıkıldım. evet bu bir klasik, zengin ama bir türlü mutlu olamayan, psikolojik sorunlarıyla ailesinin başını ağrıtan sandra'nın başından geçenleri holivud filmlerinden izlediniz.

adımı size söyleyemem. önemli birinin kızıyım ben. bana verdikleri pembe kağıtta öyle yazıyor en azından. bir de annem var tabii. o da önemli birinin kızıymış benim gibi. sonra önemli birinin oğluyla evlendirilip önemli birinin karısı olmuş. evet bu bir kast sistemi.

ilk başlarda normal gelen bu yaşamın farkına varmam aşık olmamla başladı. ama merak etmeyin bu bir aşk hikayesi de değil. size onun ne fiziksel görünüşünü ne de bana dokunuşunu anlatacak değilim sayfalar dolusu. bilmeniz gereken onun kürt. benim türk olduğum. iki harfin yer değiştiriverdiği bu iki kelime birbirine düşman, biliyorum. ilişkim boyunca zaten aşkı düşünmeme pek vakit kalmadı. yaşadığım onca saçma şey bana hep bir şeyleri sorgulattı. biraz olsun geliştiysem bunu bu ilişkiye borçluyum, biliyorum.

o kadar kolay ki bir şeyleri bilmeden, anlamadan konuşmak. anormal olan şeyleri normalmiş gibi söyleyivermek. ağzımızdan tükürük değil kan fışkırtarak konuşmak, saldırmak. ne zaman bu kadar vahşi olduk biz? ne zaman biz olmaktan çıktık bizlere bölündük?

tanısam belki dostum olacak insanı sırf ırk denen saçmalıktan ötürü öldürmek zorunda bırakılmam normalleşti. arkadaşlarımı ne olduğuna bakarak seçmem de öyle. hem adem ve havva'nın çocukları olduğumuz saçmalığına inanan adam öldürürken karşısındakini hiç mi düşünmedi kardeşini öldürdüğünü?
biliyorum bunları düşünmemin de söylememin de bir anlamı yok. gözlerini öyle yummuş ki insanlar, kulaklarını öyle tıkamış ki korkarak sadece sağa sola tekmeler, yumruklar savurabiliyorlar.

yoruldum ben de sonra. zaten ilişkim yitip gitmişti tüm bu kavgalar sırasında. kendimi içime kapattım. dışarıdaki saçmalıklara hissizleştim. gündüzleri uyudum. geceleri uyandım. ne kadar az görsem insanları daha iyiydim. pek evden çıkmazdım, arada bir gece yürüyüşlerim dışında.

o gece o yürümelerimden birini yaparken gördüm onu. aslında tam göremedim bile. önce ayak seslerini duydum. ses önce vardı sonra yok oldu. arkama döndüm. hala oradaydı. bir şey söyledi. duymadım. sonra bağırdı, anlamadım. koşmaya başladım. o da koştu, yakaladı beni. çığlık attım kendine çekti, öpmek istedi sanki. çığlıklarımı örtmek için ağzımı kapadı elleri bulaşık deterjanı kokuyordu. kurtuldum. koşmaya başladım yeniden ama o gelmedi öylece kaldı orada. ağlıyordum.

geri dönmeyi düşündüm. konuşmak istedim onunla ama ben böyle düşünürken bizi gören bilinçli yurttaşlardan biri kolluklu kuvvetlere haber vermiş. canları sıkılıyordu herhalde hemen geldiler. bir şeyler söylediler ya da sordular dinlemedim, donmuştum sanki. gittiler sonra. onun olduğu yöne doğru...




 not: bulaşık makinası adlı öykünün devamı niteliğindedir. onu da okursanız her şey daha aydın olur.

3 yorum:

  1. selam ben geldim :) Ellerine sağlık çok güzel olmuş.. uzun zamandır böyle keyifle okumamıştım.. Önemli birinin kızı olmak zordur kendimden biliyorum..

    YanıtlaSil
  2. ^Sana ödül verdim tatlım koş ^^

    YanıtlaSil